12 Temmuz 2020 Pazar

Gıdaların Zararları Hakkında Konuşanlara Ağır Cezalar Geliyor









Dinimiz ekini ve nesli korumamızı emrediyor. İkisini de koruyamadık. Ekin bozulmaya başlayalı çok oldu. Hibrit tohumlar, GDO lu gıdalar hayatımıza gireli çok oldu.


Kendi mutfaklarına GDO lu gıda sokmayan hükümet yetkilileri halkın beden ve ruh sağlığını hiçe sayıyorlar. Hükümetten yiyecekler hakkında iyileştirmeler, yerli tohum gibi doğal olana dönüşler beklerken beklerken sayın yetkililer “sağlıksız besleniyoruz” diyenlerden rahatsız olmuş olmalılar ki bunları bir susturalım demişler. Gıdalar hakkında konuşmak yasaklanıyor. Tabii ki tek neden bu değildir halkın şikayetleri ile karları düşen sermaye sahiplerini mutlu etmek de var işin içinde.


Gıda ve beslenme konusunda insanları susturmak için TBMM’ye kanun teklifi verilmiş. Gıdaların zararları hakkında Facebook, twitter, instagram, youtube kanalı da dahil olmak üzere her vatandaşın konuşması, yazması, yorum yapması, yasaklanacak ve 20 bin-50 bin arası ağır cezalar getirilecekmiş.Yasak doktorları da kapsıyormuş onlar da konuşamayacalar. Bu halkın sağlığını hiçe saymak demektir


TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen düzenlemeye göre gıdalarla ilgili bilimsel dayanağı olmadan yanıltıcı yayın yapan veya korku ve güvensizlik ile tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyenlere 50 bin TL’ye kadar ceza verilecek.


Teklifin komisyondan geçen haline göre, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası’na yanıltıcı yayın tanımı ekleniyor. Yeni düzenlemeyle, ‘her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlar’ yanıltıcı yayın kabul edilecek. Yanıltıcı yayın yapan kişilere, 20 bin liradan 50 bin liraya kadar idari para cezası verilecek.


Burada anahtar kelime “Gerçeğe aykırı yayınlar” Neyin gerçek olduğuna kim karar verecek:”Gıda Bilim Kurulu” “Kovid Bilim Kurulu” gibi bir kurul oluşturulacak ve sadece onların gerçek dediği gerçek sayılacak. Kovid Bilim Kurulu’ndan çok memnun kaldık sanki sıra Gıda Bilim Kurulu. İçinde “Bilim” kelimesi geçince herkesin susup Bilim Kuruluna kayıtsız şartsız itaat etmemiz bekleniyor.


Kimse kusura bakmasın da bilim insanları dünyada genellikle satılık olmuştur. Parayı bastırınca istediğin raporu verirler. Doğal ilaçlara inanmazlar, kimyasal ilaçlara taparlar. Vaktiyle “sigara insan sağlığına faydalıdır” gibi raporlar vermişlikleri vardır.


Mesela Gıda Bilim Kurulu “Domuz eti faydalı” dese aksini söyleyen herkese ağır para cezası verilecek. “Ak Parti Domuz eti sağlıklı diyecek kişiyi bilim kuruluna almaz diyenler” çıkacaktır. Diyelim ki Ak Parti seçimi kaybetti ve yerine gelenler domuz eti sağlıklı diyen insanlardan oluştu ne olacak?


Her şeyde sansüre karşı çıkan CHP ve HDP gibi partiler niye bu sansüre sessiz kalıyor? Velev ki Ak Parti varken de koskoca ülkenin halkının sağlığına neden bir kurul karar verecek olsun. Neden doktorlar susturuluyor.


Bir doktor “Bu gıda kanser yapabilir” ya da “bu gıda tansiyonu olanlara zararlı” diye halkı uyaramayacak.Elinde o gıda ile ilgili Bilim Kurulu’nun kabul edeceği araştırma değil küresel sermayenin onayladığı üst bilim kurullarının bu bilimsel dediği rapor bulunmak zorunda yoksa doktora 50 bin ceza.


Bu peynirin bu çikolatanın, bu dondurmanın içinde şu madde var zararlı olabilir yemeyin diyemeyecek kimse. “Çörekotu sağlığa faydalı” diyemeyeceğiz “Bilim Kurulundan geçmiş raporun var mı” diye enseye çökecekler.


Dünyanın hangi ülkesinde böyle despot bir uygulama var? Halkın sağlığı ile ilgili bilgi almasına nasıl engel olabilirler. Şu da söylenebilir “Gıdalar hakkında bilip bilmeden konuşan yanlış bilgi veren insanları yanıltanlar da var onlara da engel olunacak” Bu durumlar için bir ekip kurup sosyal medya takibi yapılabilir ve gelen şikayetleri değerlendirerek o kişilere yasak getirilebilir. Kanun bu şekliyle herkese ceza keserek kötüye kullanmaya çok açık.


Gıda Hareketi diye bir grup Twitter da kanun meclisten geçmesin diye çabalıyor. Onların twitlerinden bir kaçını paylaşayım:


“İnsanları gıda ve beslenme konusunda susturmak için TBMMye verilen kanun teklifinin izini sürdük. Bakın karşımıza kim çıktı: Bill Gates ve Rockefeller Vakfı. Küresel gıda şirketleri.


Allah’ın ve evrenin nereden türediğinin bilinmediğini ileri süren Agnostik materyalist akımın mensubu, LSD bağımlısı ve bundan mahkûm olmuş Bill Gates, bu asil ve kadim milletin nasıl besleneceğine karar verecek!


Mevcut kanun teklifi Anayasanın 26.Maddesine aykırı Anayasaya aykırı kanun olmaz.


LGBT sapkınlığının yakalananların iki yönü var. ● İlki: Siyasi sapkınlık ● İkincisi: Yenilen içilen gıda ve ilaçlara eklenen hormon bozucular. Yani LGBT ziraat, beslenme ve sağlık politikasızlığının bir neticesidir.


Korona veya benzer bir virüsü hayvanlar üzerinden yayıp insanları et yemekten uzaklaştıracaklar. Et yemeyenler itaatkâr, her türlü yanlışa evet der. Veganlık bunun için icat edilmiştir.


Sadece nebaî beslenenler mutî olur çevrilen dolapları göremez. Sadece et yiyen vahşi olur. İslam mûtedilliği emreder. İkisinin de ölçülü yenmesini ister.


Gıdalar, aşılar, ilaçlar ve katkıları ile çevre yüzünden engelli doğumların özelde de Otizm ve Down Sendromunun salgına dönüştüğünü gıda mafyasının ise bunu keyifle izlediğini. kalp damar, kanser, diyabet organ yetmezliği, engelli doğumlar, gencecik ölümlerin asıl müsebbibin hibrit tohumlar, sentetik gıdalar, katkılar, nano aşılar, rekombinand ilaçlar olduğu, biyogüvenlik ve tohumculuk gibi millet ve geleceği açısından mayınlarla dolu kanunları hazırlattıranlar konuşacak bu milletin gıdası ve beslenmesi konusunda ahkam kesecek milletin asil çocukları susacak…”


Gıda Hareketi #AkPartiSansürKanunuGeriÇek diyerek twitter da mücadele ediyor. Bu konuda hassas olan kişiler de bu mücadeleye destek olmalı ki konu çok hassas.


Gıda Hareketi kanunu durdurması için her twitte Cumhurbaşkanı’na seslendi, Cumhurbaşkanının kanunu durduracağı ile ilgili inançlarını tazelediler.


Medya ve yazarlar gıda sansür yasasına karşı sessizler. Nerede bu ülkenin zararı bir şey var medya susar. CHP ve HDP susar.


Kanunların durdurulmasında kamoyu tepkisine kaldı artık. Bu konuda tepki göstermeliyiz.


Gıda sansür yasası pek çok medyada “Tavuk Döner Kazandı” diye verildi. “Tavuk döner zararlı” diyen Canan Karatay’ da kaybetmiş! Kanun çıkarsa kaybeden Canan Karatay değil koskoca bir millet olacak.


Bu arada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünyanın sağlığını bozan küresel ilaç sermayesinin ağbabası DSÖ Türkiye’de ofis açıyor. Bu da ayrı bir tehlike. Hem bu konu ile bağlantılı hem de başka tehlikeler de içeren ayrı bir konu. Sağlığımızı küresel sermayeden koruyalım.


http://www.cocukaile.net/gidalarin-zararlari-hakkinda-konusanlara-agir-cezalar-geliyor/


Milletvekillerine çağrı: Türkiye'yi dünyaya rezil ettirmeyin Ondan fazla kanunda değişiklik öngören torba yasa teklifinin içine gizlenen bir madde tepkilere neden oldu. Gıda ve beslenme alanında halkı bilinçlendiren kişileri susturma yönelik teklif kanunlaşırsa ekranlarda gıda ve beslenme konusunda konuşma yapılamayacak gazete ve internet siteleri haber yapamayacak. Yapılması durumunda bilimsel olmadığı iddiasıyla 20 ila 50 lira arasında idari para cezası kesilecek. Gıda Hareketi tepkilere neden olan çalışma hakkında Adalet Komisyonu ve Tarım Komisyonu üyesi milletvekillerine mektup gönderdi.


TBMM Adalert ve Tarım Komisyonu’nun Kıymetli Üyeleri Mâlûm-i âlîniz olduğu üzere 24 Haziran 2020 tarih ve 2/2985 sayı ile üyesi olduğunuz komisyona, Gıda Tarım ve Ormancılık Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun teklifi gelmiştir.


Pek çok kanunda değişiklik öngören teklifin 28. Maddesi, 29. Maddesi ve 31. Maddesi son derece sıkıntılı hükümler içermektedir. Şöyle ki:











Renklendirilerek işaretlenmiş olan bu hükümler dikkatle incelendiğinde, dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan ve tüm hukuk sistemlerini altüst eden hükümler olduğu görülecektir.


Hepiniz bilmektesiniz ki, uluslararası gıda şirketlerinin çıkarları için yapmayacağı şey yoktur. İnsanlık umurlarında bile değildir. Bayer’e satılan Monsanto’nun ürettiği RaundUp marka glifosat adlı etken maddeyi ihtiva eden sözde ot öldürücüsü, ABD ve dünyada milyarlarca insanı hasta ve kanser etmektedir. Bayer, Amerika’da davayı kaybederek bütün dünyaya örnek olacak bir hüküm çıkmaması için uzlaşma yaparak 21 milyar dolarlık cezayı ödemeyi kabul etti.


2016’da 66 milyar dolara satın aldığı bir şirket için 21 milyar dolar ceza ödemenin mânâsını hepiniz takdir edersiniz. Bu şirketlerin bize acımadıkları ortadadır.


Ayrıca tüm dünyada yeni nesil özellikle internet aracılığıyla pek çok gerçeği öğrendiği için büyük gıda şirketlerine tepkilidir. Bu nedenle de mahalli ve geleneksel/tabii/organik ürünlere yönelmiş, yönelmektedir. Bu şirketlerle maddî ilişkisi olmayan ve her siyasi görüşten vicdan sahibi doktor, akademisyen, gazeteci ve hatta siyasetçi bunlara karşı itiraz etmektedir. Çığlığın büyümesinden çekinen bu yapılar, kanunlarla bu insanların seslerini kısmak istiyor.


Bu teklif yasalaşırsa, bilimsel olmadığı iddiasıyla hiç kimse gıda ve beslenmeye dair hile, tuzak, aldatma ve yalanlara karşı hiçbir hususta eleştiri yapamayacak. Eleştiri yapılırsa cezalandırılacak. Medya kuruluşları ceza ödememek için yayınlarını otomatik olarak sansürleyecek. Bir dev şirket için önemsiz olan 20 veya 50 bin lira pek çok kişi için susturacak kadar ağır cezadır.


Bilimin şirketlerce nasıl kullanıldığı hakkında size çok çarpıcı bir örnek vermek istiyoruz. Ehlince bilinir ki, İngiltere’de yayınlanan Lancet adlı tıp dergisi sahasının ‘en güveniliri’ kabul edilmektedir.


Bu derginin Yayın Yönetmeni Richard Horton, İngiliz Devletine ait ‘Chatham House’ adlı kuruluşta yapılan resmi bir sunumu şu iki cümle ile özetledi dergisinde: “Bilimsel yayınların çoğu yalan. Sağlam olmayan yöntemlerle sonuçlara varılıyor.” İngilizcesi ve Türkçe tercümesi İnternet’te yer alan Horton “What is medicine's 5 sigma?” başlıklı kapaktan verilen makalesinde özetle şunları yazdı: “Geçen hafta Londra'da ‘Wellcome Trust'ta gerçekleştirilen bu sempozyum, günümüz biliminin en hassas mevzularından biri olan biyomedikal araştırmaların tekrarlanabilirliği ve güvenilirliğine yani en büyük insan buluşlarından birinde bir şeylerin temelden yanlış gittiği fikrine değiniyordu: Yayınlananların çoğu doğru değil… Bilim değil rezil çıkarlar ve yalan… Literatür, istatistiksel peri masallarıyla kirletildi. Bir şeyler yanlış gidiyor. Sağlam olmayan yöntemlerle sonuçlara varılıyor. En kötü davranışlara yardım ve yataklık ettik. Düzgün olmayı teşvik eden hiçbir şey yok…”


Masanızdaki kanun teklifi yasalaşırsa, getireceği cezalar yüzünden kadim bilgiler bile bilimsel olmadığı için aktarılamayacak. Bu “sansür” ve bizim tabirimizle “susturucu ceza” sayesinde, bir gazlı içeceğin zararı veya MSG’nin (Çin tuzunun) bağımlılık yapıcı etkisi anlatıldığında, tüketicinin alışkanlıklarını değiştirme kapsamına girecek ve cezalandırılacaktır. Ayrıca sanki herkes, her tüketici doğru besleniyormuş ve her gıda doğru olduğu iddia edilen bilime göre üretiliyormuş da, bunlara yönelik eleştiri 21. asırda suç haline getirilmesi teklif edilmektedir.


Size sorarız ki; bu işten millet mi kazançlı çıkacak, küresel şirketler mi? Ayrıca hakaret içermeyen eleştiri birilerini neden rahatsız ediyor? Yoksa gizlemek istedikleri bir şeyler mi var?


Hiç şüpheniz olmasın, endüstrinin bilmemizi istemediği yığınla suçu, hukuksuzluğu ve oyunu var. Salgına dönüşen kalp yetmezliği ve krizi, damar ve alerjiler, diyabet, kanser ve kısırlık durduk yere mi çıkmıştır?


Aslında gerçeği sizler de biliyorsunuz. Bu durumda Allah indinde, tarih önünde ve millet vicdanında vebal olan bu düzenlemeyi reddetmeniz icap eder. Reddediniz ki, kimse milletin iradesine tasallut etmesin! Reddediniz ki, vicdan susmasın, her bir ferdi aziz olan milletimiz ve geleceği zarar görmesin!


Ahlâklı eleştiriden bile rahatsız olanlar bu oyunun neticesinden mutlu olmasın! Bu teklifin, imzası olan vekillerle uzaktan yakından ilişkisi olmadığını, aksine bürokrasinin eseri olduğunu sizler bizden bin kez fazla bilmektesiniz.





Bu durumda, TBMM’nin iradesini korumak ve bürokrasinin oyununa gelmemek sizin ellerinizdedir. Bürokrasi keyfini ve geleceğini düşünür. Şirketler ise kazancını.


Biz yıllarını bu işi vermiş, gıda ticareti ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan, milletimizin ve memleketimizin geleceğini muhafaza için hiçbir grupla ilişkisi olmadan faaliyetini sürdüren Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği olarak, sizlere son kez çağrı yapıyoruz ve diyoruz ki: Lütfen Türkiye’mizi tüm dünyada kötü gösterecek, kötü örnek olacak bu düzenlemeyi reddedin. Şirketlerin ve bürokrasinin milletimize kurduğu tuzağı bozun! Bozun ki, herkes sizi hayırla ansın ve dua etsin.


Size gıdanın ehemmiyeti hususunda şu itirafları hassaten iletmek istiyoruz.


● Henry Kissinger NSSM200 adlı Nixon’a verdiği rapordaki “Ziraat ve gıda bizim için tarım bakanlarına bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Petrolü kontrol edersen ulusları, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin. Yiyecek bir silahtır ve bizim müzakere çantamızdaki araçlardan biridir!”


● ABD Ziraat eski Bakanı Earl Butz’un “Gıda, pazarlık masasındaki en önemli araçlardan biridir. İnsanların size güvenip dayanmalarının, size bağımlı olmalarının ve bu şekilde sizinle işbirliği yapmalarının yolunu arıyorsanız, onları gıdaya bağımlı hale getirmek bana kalırsa mükemmel yöntemdir.”


● BM Gıda Programı Başkanı ABD Ziraat eski Müsteşarı Catherine Bertibi’nin, “Gıda güçtür! Onu davranışları değiştirmek için kullanırız. Bazıları bunu rüşvet olarak adlandırabilir. Özür dilemiyoruz!”


● Vandana Shiva’nın, “Fikri mülkiyet hakları ve patentler insan türü ile diğer türler arasındaki ve insan toplulukları içindeki ilişkileri yeniden organize etmektedir. Bitip tükenmek bilmeyen bir doğurganlığı sona erdirip kısırlık mühendisliği yapmasının temeli, çarpık mülkiyet hakları sistemidir. Bu sistemle çiftçinin en temel görevi suç haline getirilmekte, tescilli tohum kullanmaya zorlanmaktadır. Bu bağımlılıktır, yaşamın mülkiyet değiştirmesidir.” Selam ve hürmetlerimizle Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi


KANUN TEKLİFİNİN TAM METNİ için tıklayınız


GIDA HAREKETİ BAŞKANI KEMAL ÖZER'İN YAZISI için tıklayınız


http://www.gidahareketi.org/--2114-haberi.aspx


Ağızlara susturucu takacaklar


https://www.gzt.com/gercek-hayat/agizlara-susturucu-takacaklar-3547361?cx_testId=34&cx_testVariant=cx_1&cx_artPos=0#cxrecs_s

5 Temmuz 2020 Pazar

ak parti'nin yanlışları









● ben 83 doğumluyum sadece ak partiye oy verdim. şu anda hiçbir partiyi desteklemiyorum!


● ak parti’nin 25 yıldır elinde tuttuğu ankara ve istanbul’u kaybetmesi ak parti’nin yanlış yolda olduğunun kanıtıdır!


● erdoğan şu sözleri söylemeden önce bende sıkı bir ak parti savunucusuydum şu videoyu iyi izleyin, tam islamoğlu ağzı ile konuşuyor erdoğan


https://twitter.com/Mustafa1SENYURT/status/1046836410177720320


● İş kadını (YAHUDİ) Leyla Alaton, "Cumhurbaşkanımızı son derece feminist buluyorum. Bunu çevresindeki kadınlara bakarak da görebilirsiniz. “


https://tr.sputniknews.com/turkiye/201903251038391701-leyla-alaton-erdogan-cok-guclu-kadinlar-yetistirmis-bir-lider/


https://tr.wikipedia.org/wiki/Leyla_Alaton


● ihsan şenocakı görevden aldıran tarihselci erdoğanın gerçek yüzünü görmeniz için daha ne yapması gerekiyor


http://sahtekahramanlar.blogspot.com/2020/05/fazlurrrahman-ve-tarihselcilik-fitnesi.html


● İhsan Şenocak hoca sözlerinde haksız mı? Ali Karahasanoğlu


http://hic1seyim.blogspot.com/2019/11/ihsan-senocak-hoca-sozlerinde-haksz-m.html


● 2002 yılında "Eşcinsellerin de, kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart." diyen erdoğan. 2014 yılında istanbul sözleşmesini yürürlüğe koyarak, ibneliği kanunla koruma altına aldı! sahi kim kandırıldı!


https://www.youtube.com/watch?v=FPrLFvtq47k


● erdoğanın siyonist cola fabrikasının açılışına niye katıldığını da savunun bakalım!


https://www.milligazete.com.tr/video/1221761/cumhurbaskani-erdogan-ya-allah-bismillah-diyerek-coca-cola-fabrikasinin-kurdelesini-kesti


● İhsan Şenocak'tan genç evlilik değerlendirmesi: "Laik sistem, dinimizin gerekliliklerine tahammül edemiyor"


https://hic1seyim.blogspot.com/2020/01/ihsan-senocaktan-genc-evlilik.html


● AK Parti'yi feminist kadınlar bitirecek Sema Maraşlı


https://www.youtube.com/watch?v=IzchOUCCIXY


● Ak Parti eski milletvekili Mehmet Metiner'den İstanbul Sözleşmesi itirafı: "YANLIŞ YAPTIK." Madem yanlış yapıldı neden hâlâ düzeltilmiyor?


https://www.yeniakit.com.tr/haber/mehmet-metiner-itiraf-ediyorum-yanlis-yaptik-1219973.html


● genç evlilik zulmü bitsin İSLÂM’DA EVLİLİK YAŞI nedir


http://hic1seyim.blogspot.com/2020/04/genc-evlilik-zulmu-bitsin-islamda.html


● chp'den ne farkınız kaldı? ak parti'nin adını; "atatürk'ü koruma partisi" yaptınız da bizim mi haberimiz yok! Ardahan'daki Atatürk silueti 'Doğal Sit Nitelikli Doğal Koruma Alanı' olarak tescillendi


https://tr.sputniknews.com/turkiye/201911191040656494-ardahandaki-ataturk-silueti-dogal-sit-nitelikli-dogal-koruma-alani-olarak-tescillendi/


● tamam şeriatla yönetilmiyoruz onun farkındayız. gücünüz alkolü yasaklamaya yetmiyor. bunun da farkındayız. ama devlet şarap üreten bu şerefsizlere neden kredi desteği veriyor. İŞTE BUNU ANLAMAM!





● bu da başka haber. tarih 2011 ama iktidar yine ak parti de idi bunun tevili yok. bu açıkça müslümanlarla dalga geçmektir. devlet gavura kilise açma şarap yapma izni verebilir. ama müslüman devlet kilise açmak için şarap yapmak için para veremez


https://www.hurriyet.com.tr/gundem/usta-sarapci-olarak-uretime-basladilar-17619450


● ''Domuz eti AK Parti döneminde kasaplık hayvan oldu''


https://www.haber3.com/guncel/politika/domuz-eti-ak-parti-doneminde-kasaplik-hayvan-oldu-haberi-5026868


● Cumhurbaşkanı Erdoğan: AB istedi zina yasağını kaldırdık, yanlış yaptık


https://www.milligazete.com.tr/haber/1505234/cumhurbaskani-erdogan-ab-istedi-zina-yasagini-kaldirdik-yanlis-yaptik


● ‘Faiz haramdır ama Devletimiz verdi mi caizdir, Fetvada tamam artık… ak partinin parçası gibi hakeket eden diyanet faize helal diyor


https://twitter.com/JosefislamCom/status/1270953758269341697


● Diyanet’in bir yıl önceki fetvası ortaya çıktı: Faizi helal kılmak kimsenin yetkisi değildir TOKİ’den faizli kredi ile ev almak için faiz kullanılabileceğine dair fetva veren Diyanet, bir yıl önce ise faizin kesinlikle haram olduğunu iddia eden başka bir fetva yayınlamış


https://www.birgun.net/haber/diyanet-in-bir-yil-onceki-fetvasi-ortaya-cikti-faizi-helal-kilmak-kimsenin-yetkisi-degildir-284092


● Bill Gates'in GAVİ projesine destek verildi! Türkiye celladıyla dans ediyor! aşının proje olduğunu düşünenler tepki verin. yarın tepki vermek için geç olabilir


https://www.habervakti.com/gundem/bill-gates-in-gavi-projesine-destek-verildi-turkiye-celladiyla-h113563.html


● bedelli askerlik getirmek Ak Parti’nin kendi kalesine gol atması demektir.


https://mustafa1senyurt.wordpress.com/2018/06/08/bedelli-askerlik-isteyenler-kul-hakkina-girdiklerini-bilsinler/


● başı örtülü feminist örgüt KADEM ak parti desteği ile kuruldu. ibneliği meşru gören istanbul sözleşmesini ak parti imzaladı. kadın çalışan sayısını arttırmakla övünen parti ak partidir. "boşanma artıyor, evlenme azalıyor" ise bunun sorumlusu ak partinin feminist politikalarıdır.


● ak parti, mhp, chp elele kemalizm bayramlarını şevkle kutlayarak chp'yi güçlendiriyor. hdp 19 mayıs'ı kutlamadı! ak parti, hdp kadar kendi davasına sadık olsaydı, ankara ve istanbul'u kaybetmezdi. not: hdp pkk'nın partisidir!


● ibneler diyanet'e dava açma cesaretini "istanbul sözleşmesi" ile ibneliği meşrulaştıran ak partiden alıyor! ak parti bunlara engel olmuyorsa oda suçludur. lut kavminin bir kısmı çirkin işi yaptığı halde hepsi helak oldu. MÜSLÜMAN KÖTÜLÜĞÜ (gücü yettiğince) ENGELLEMEK ZORUNDADIR


● ak parti'nin maddi anlamda ülkeye katkısını inkar eden kemalisttir. ancak;ak parti'nin manevi alanda yaptığı yıkım artık haddi aştı.- istanbul sözleşmesi -genç evlilik yapanlara hapis -süresiz nafaka ve kadına abartılı pozitif ayrımcılık. bunlar islam'a uymuyor. ak parti islama uymuyor!


● ak parti kalkınma için uğraştığı kadar ahlakı düzeltmek için uğraşsa idi yaptıkları boşa gitmez her seçimde oyu artardı. unuttukları şey şu "ŞERİATSIZ ADALET OLMAZ" islam'ı birinci sıraya almadıkça bu savruluş devam edecektir. inşallah anlayınca geç olmaz


● AK PARTİ'YE 17 YIL DAHA VERSEK BUNLARI YAPAR MI!?; 5816 sayılı kanunun iptali -Devletin dininin yeniden İslâm olması. -Ayasofya Camii -Eğitimin Millî, yerli ve ilmî olması -Piyango/kumar’ın kaldırılması -İdamın yasalaşması -6284 sayılı kanunun iptali -Faiz’in yasaklanması


● -”ak parti'ye oy verdim ama bundan sonra oy kullanmayacağım!


● ak parti'nin derdi kadın çalışan sayısını arttırmak olmuş. süresiz nafaka ile aileler yıkılıyor. ahlak'ı bozanlara yeterli yaptırım yok. ayeti inkar eden ilahiyatçılara ses yok . sadece ekonomi için ak partiye oy verilmez! şunu da ekleyim hiç bir partiye oy vermeyeceğim. ak parti muhafazakar tabanından uzaklaştı ve anap gibi bir parti oldu. islami hassasiyeti göremiyorum politikalarda. bedelli de fakir halk görmezden gelindi. ak parti islam'ı birinci sıraya koymazsa bu ülkeyi helak eder!!!” -10 şubat 2019-


● "KADIN VE GENÇ OLMADAN SİYASET OLMAZ" SÖYLEMİ TAMAMEN YANLIŞTIR! kadın ve genç yönetici olmaz bu emanete ihanettir. seçilme yaşı ise en az 35 olmalıdır. kadının millet vekili olması islam'a uymuyor. ak parti'nin yola çıkarken ki söylemleri ile bugünkü yaptıkları birbirini tutmuyor! -25 kasım 2018-


● Ak partinin en büyük yanlışı; kadınları çalışmaya teşvik değil, evine anneliğe teşvik etmeliler. anaokulu ancak ROBOT yetiştirir. anne şefkati olmadan çocuk ruhsuz, sadist bencil olur. kadınlar çalışsın deyip hemde 3 çocuk yapın demek samimi değil. aile biterse, ahlakta biter!


● Ak parti islam'ın yasaları dururken neden avrupa'nın yasalarının peşine düşüyor. islam'da kadının görevi evine, çocuklarına bakmaktır. ak parti "çalışan kadın sayısını arttıracağız" diyor . bu uygulama erkekleri işsiz bırakıyor . evlilik oranı düşüyor. yuvalar yıkılıyor.


● Ak parti’yi bitirecek yanlışlar; kadem feministlere terk edilerek aile yapısı bozuluyor. diyanet hadis inkarcılarına karşı ciddi bir yaptırım yapmıyor. keyfini düşünen, halkı anlamayan vekiller; bedelli gibi fakirle zengini ayıran uygulamalar. liyakat yerine topçu, popçu vekiller! -18 temmuz 2018-


● ak parti'nin oy kaybetmesinin sebebi çok basit! kemalistlere yaranmak için harcadığı çabayı muhafazakar tabanını sevindirmek için harcamadı. kemalizmi parlatırsan chp'nin oyu artar. bunu anlamak çok mu zor!! islami hükümleri ne kadar uygularsanız, chp'nin oyu o kadar azalır


● islam'a göre 15 yaşında evlenmek serbesttir. islam'ın izin verdiği bir şeyi yasaklamak islam düşmanlığı demektir. ak parti bunun farkında değil mi? yoksa umurlarında mı değil?! ALLAH'IN KANUNLARINA SAYGI DUYMADIKÇA ZİLLETTEN KURTULAMAYACAKSINIZ! islam'a göre kadın doğurabilecek yaşa gelince evlenebilir. evliliğin sahih olması için; anne, baba, kız üçü birden razı olmalıdır ve imam dinen sakınca yoksa nikahı tamamlar. devletin dini hüküm olan konuya karışması laikliğe de aykırıdır ve buna islam düşmanlığı denir. 15 yaşında çocukmuş evlenemezmiş! islam'a inanıyorsanız; bir mümin 15 yaşında reşid olur evlenebilir, savaşa katılabilir 15 yaşında uhud'da cihada katılan Semûre bin Cündeb ve Râfii'yi ne çabuk unuttunuz! Umeyr bin Ebî Vakkas 16 yaşında bedir'de savaşıp şehid olmuştur


● Ak parti yöneticileri bir avuç kemaliste yaranacağım diye ahiretinizi yakmayın! Samimi dindar MÜSLÜMAN, İslam düşmanını sev(e)mez, sempati duymaz SİZ HİÇ FİRAVUN'U SEVEN YAHUDİ GÖRDÜNÜZ MÜ!? Mecbur! kalmadığı halde Atatürk'e rahmet okuyan MÜSLÜMANA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM


● ak parti kemalizm'i eleştirenleri partiden, devletteki görevinden atıyor. ak parti'nin kemalist, feminist politikaları kemalizmi güçlendiriyor ve bu da kemalistlerin olası darbesine yardım ediyor. ak parti darbeci kemalistlerden kurtulmak istiyorsa, 5816 nolu yasayı kaldırsın!


● ak parti aile ve kadın politikalarında çok büyük yanlışlar yapıyor ve bu yanlışlarla övünüyor. ak partinin yanlışları yüzünden ak partiye küsen insanları hain ilan etmeden önce ak partinin yaptıklarını KURAN'LA İSLAM'LA KIYASLAYIN BELKİ ANLARSINIZ!


● Ak parti (diyanet) İhsan Şenocak'ı görevden alıp, sonra görevine iade edip gerekçe göstermeden sürgün etmesi bizim ak partiye inancımızı sarstı. son günlerden ise islamoğlu öztürk tayfası parlatılıyor bazı ak parti belediyeleri onlara sahip çıkıyor. bu parti programı ise açıklansın -3 kasım 2018-


● Erdoğan yakasına Atatürk rozeti taksa bile kemalistlerden oy alamaz, ancak kemalistlere taviz veren Ak parti çok oy kaybeder! -21 ekim 2018-


● 2016 yılında bu twitter hesabım Türkiye'nin en popüler 245. hesabıydı 2016 yılında resimli tweetlerimi incelerseniz hala ak partiyi savunan twetleri görebilirsiniz. ak parti'nin yaptıklarını islama göre kıyaslayın. ne kadar yanlış yolda olduğunu isterseniz anlarsınız


https://twitter.com/Mustafa1SENYURT/status/780451615853641728


● ak parti'nin yanlışları


● - toplumun ahlakını bozan tv, kumar, faiz, içki vb. ahlaksızlıklarla mücadele edilmiyor! (tam tersine içki üretenlere teşvik kredi veriliyor, faiz diyanet aracılığı ile teşvik ediliyor, kumar piyango, iddia adı altında yaygınlaştırılıyor) - 28 şubat mahkumları ve onlara yapılan zulümler görmezden geliniyor (darbeciler, mafya serbest bırakıldı 28 şubat mahkumları ve genç evliler hala hapiste) - ak parti kemalistlere yaranmak için gereksiz tavizler veriyor - Allah’ın kanunları yerine batının kanunlarını uygulamaya sokmaya çalışıyorlar! (ibneliği meşrulaştıran istanbul sözleşmesi ve boşanma oranını arttıran kanunlar) - ehli sünnet hocalar görevinden alındı, sünnet hadis düşmanlarına(mealistler ve tarihselciler) yaptırım uygulanmadı. - “kadın çalışan sayısını arttıracağız” diyorlar. kadın çalışan sayısı artarsa erkek işsiz sayısı artar ve bu aile kurumunu yıkar! - süresiz nafaka zulmü ile erkekler evlilikten soğudu -brunson olayında gereksiz kahramanlık yapıldı ve doların artması ile ekonomi bozuldu. - domuz eti satışı serbest hale getirildi. - zina yasağı kaldırıldı ama 15 yaşında insanlar evlenince hapse atılıyor. -ak parti, mhp, chp elele kemalizm bayramlarını şevkle kutlayarak chp'yi güçlendiriyor. -ak parti'nin yola çıkarken ki söylemleri ile bugünkü yaptıkları birbirini tutmuyor!


● bana fetocu diyeceklere şimdiden cevap vereyim; feto hakkında 12 Ağustos 2014 Salı tarihinde alıntı yaparak yazdığım yazı;


● Fethullah Gülenin 24 Yanlışı


http://mustafa1senyurt.blogspot.com/2014/08/fethullah-gulenin-1980-darbesi-icin.html



1 Temmuz 2020 Çarşamba

Süresiz Nafaka Aileyi Bitirir







Süresiz Nafaka Aileyi Bitirir. Ben Salih Arıkan görme engelliyim. Türkiye Beyazay Derneği İzmir şube başkanıyım. İlk üniversitem sosyal bilgiler ikincisi de açıktan sosyoloji devam ediyor.


Kamu görevlisiyim. Ülkemize ve aileye birçok tuzaklar kuruluyor.Siyasi iktidar tamam tebrik ederiz. Ama kültürel iktidar olmazda medeniyetimizin köklerine dönmezsek liberal tuzaklar içinde çürür gideriz.


Ben yetim büyüdüm. İşe başladığım zaman bu güne kadar hep yurtlarda yaşadım. Devlet parasız yatılı geçti ömrüm. En büyük hayalim bir ailem olsun. Babamı küçük yaşta kaybettim. Annemi de bir kaç yıl önce kaybettim.


Dedim ki kapımı açanım olsun, elime ayağıma dolaşan çocuklarım olsun. Uzun yıllar tatmadığım sevgiyi derinlikli olarak helal dairesinde yaşayayım. Kendim gibi gözleri görmeyen, iki çocuklu bir kadınla evlendim. Dört yıl evli kaldık. Ve yürütemedik.


Beş yüz lira nafakayla anlaşmalı olarak boşandık. Ben 2009 Haziranda evlendim 2013 Eylülde boşandım. Ve sürekli nafaka veriyorum. Evlenmek istedim, hanımefendiler biz nafaka veren bir kişiyle evlenemeyiz dediler.


Dün eski eşim demez mi nafakayı artıralım, bende evlenmek istediğimi yeni bir hayat kurmak istediğimi söyledim. Şimdilik ileri tarihe erteledik ama uzlaşamazsak beni mahkemeye verecek.


Çocuğum yok ama nafaka veriyorum. Hadi beş yıl verdim ama o da yeni bir hayat kursun bende. Düşünün ikimizde yeni bir hayat kuramıyoruz. Bana helal olmayan yabancı bir kadına ömür boyu para vermek istemiyorum. Ve yeniden evlenerek sevgiyi tatmak istiyorum. Evlilikte nikâhın Kutsallığını anladım. Bir gün Meryem anayı ziyaret etmiştik. O zaman bir dua ettim. Rabbim bizi bakire Meryem gibi tüm kötülüklerden koru diye dua ettim. Ne isteniyor insanlar kadınlar erkekler birbirine düşsün onlarda ellerini ovuştursun. Yok, öyle yama bir ara inzivayı düşünüyordum. Tekrar evleneceğim ve çoluk çocuğa kavuşacağım. Ailenin korunması için mücadelelerin içinde olacağım. Benim gönlüm yaralı ve gönlü yaralılara el uzatacağım. Belki de dil olacağım yılmak yok, mücadeleye devam. Kültürel iktidar da olmalı yoksa aile çürür. Bu mübarek günlerde rabbim ellerimizi ve yüreklerimiz birleştirsin. Salih Arıkan


http://www.cocukaile.net/suresiz-nafaka-aileyi-bitirir/


‘Haksız ve süresiz nafaka aileyi bitirir’


Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Kurucusu İlhan Ergincan, Türkiye’de son 10 yılda boşanan çift sayısının yüzde 28.9 arttığına dikkat çekerek, “Feminist derneklerinin etkisinde kalarak, süresiz nafakanın önlenmesine yönelik kanunun geciktirilmesi ile ‘Türk Aile’ yapısına en büyük darbe vurulmuştur” ifadelerini kullandı.


Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Kurucusu İlhan Ergincan, Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un ‘süresiz nafaka’ya ilişkin açıklamalarını değerlendirdi. Ergincan, “Aile Bakanının ‘her iki taraf haklı’ demesi ile bu kanun böyle kalsın demektir. Bu kadar önemli konuda adımlar atılmaması ve feminist derneklerinin etkisinde kalıp çıkarılacak kanunu geciktirmekle ‘Türk aile’ yapısına en büyük darbe vurulmuştur” dedi.


Aile Bakanının ‘nafaka ödenmiyor zaten’ şeklindeki ifadelerini hatırlatan Ergincan, şöyle devam etti: “Nafakadan dolayı hapiste olan 25 bin mağdurun işsizlikten dolayı ödeyemediklerinin farkına varamamış olmasının izahı yoktur. Sayın bakanımız ömür boyu nafaka ödemek adaletsizliğini zaten nafakayı ödemiyorlar ki diyerek bertaraf etmeniz yakışık değildir. Çözüm mercii sizlerken, çözümsüzlük odağı oldunuz.”


https://www.yeniakit.com.tr/haber/haksiz-ve-suresiz-nafaka-aileyi-bitirir-1042948.html


Nafaka Kimi Daha Çok Mağdur Ediyor?


Ben Seyran, dört çocuk annesiyim. Eşim cezaevinde 3 dosyadan yatıyor, eski eşine nafaka ödeyemedik attılar içeri.


Ben dört çocukla ortada kaldım. Kirayı ödeyemedim, ev sahibi bizi sokağa attı. Şimdi bir arkadaşta sığıntı gibi yaşıyoruz. Eşim oradan çıkamayacak çünkü 2 dosya daha geldi. Biz ortada kaldık.


Eşimin eski eşine nafaka ödemesi aylık 2300 lira ocakta bu miktar 2500 lira olacak. Eşim 2000 lira asgari ücretle çalışıyor. Eşim bize mi baksın, kirayı, elektrik, suyu mu ödesin yoksa bitmeyen nafakayı mı ödesin? Ödeyemiyor nasıl ödesin?


Nafakada kimi daha çok mağdur ediyor? Boşanan kadına almayan kadına kendi ailesi bakabilir, yeniden evlenebilir, belki gizlice evlenmiştir haberimiz yok, iş bulabilir, belki de gizlice çalışıyor, devlet yardım edebilir. Boşanan bir kadın nafaka almadan da hayatına devam edebiliyor.


Fakat nafaka ödeyemeyen erkek ve ailesinin hayatı bitiyor. Erkek cezaevine giriyor, dışarıda ailesi perişan kalıyor. Sonraki eşler kadın değil mi? Kim daha çok mağdur oluyor? Sonraki eşlerin, çocukların hakkını kim koruyacak? #ArifSuçluDeğilYoksul diye twitter da çalışma yaptım. Desteklerinizi bekliyorum.


Eşim şu anda cezaevinde hep de orada kalacak hiç çıkamayacak diye korkuyorum. Benim sesimi duydular ama kulaklarını tıkadılar. Çok mağdur kaldım çocuklarımla çok. Halen de mağduriyet devam ediyor. Bittik biz. Bizi bitirdiler. Hayatta yaşamayı haram ettiler.


http://www.cocukaile.net/nafaka-kimi-daha-cok-magdur-ediyor/


Boşanmış Erkeklerle Evlenen Kadınlar Cezalandırılıyor (Nafaka)


Ben kocamın ikinci eşiyim. Benim kocamla ilk evliliğim.Yaşım 28. Kocam eski karısından boşandıktan 5 yıl sonra biz tanıştık ve birbirimize aşık olduk, yuva kurduk. Kocamla evlendikten bir ay sonra evimize mahkemeden kağıt geldi.


Ve her şey o kağıt parçasının gelmesiyle başladı. Mahkeme kağıdında 15 bin lira tedbir nafakasının ödenmesi gerektiği aksi halde icra işlemlerinin başlatılacağı yazıyordu.Evlenmeden önce nafakanın tam olarak ne demek olduğunu dahi bilmiyordum. Evliliğim boyunca kocamın eski eşinin yaptıklarıyla öğrenmiş bulunmaktayım.


Evlendiğimizde kocam çalışıyordu ve ayda 600 tl nafaka ödemekteydi. Fakat evlendiğimizi sosyal medyadan öğrenen kocamın eski eşinin hayatımızı zindan edebileceğini nereden bilebilirdim.


Kocam zor durumda kalmasın 15 bin lirayı ödeyebilsin diye düğünümde takılan altınlarımı bozdurup kocama verdim ve tedbir nafakasını öylece ödemiş olduk. Kurtulduk sanıyorken aylar sonra kocama eski karısı mesaj attı. Bana para gönder yoksa nafaka artırım davası açarım diye tehdit etti.


Ve o dönemde kocamı işten çıkarmışlardı. Bize dava açtı 600 tl Nafakayı 1000 tl yapmak istedi. Akrabalarımdan borç para aldım zar zor avukat tuttuk. Kocamın psikolojisi bu süreçte çok bozulmuştu. Ve hamile olduğumu öğrendim.


Mahkemeye ben ve kocamın avukatı gittik. Duruşma sırasında “Çalışmıyorum işsizim çok mağdurum nafakam 1000 tl olsun” dedi. Hal hareketlerinden şüphelenmiştim yalan söylediğini anlamıştım zira kendisi lüks bir dairede yaşamaktaydı.


Duruşma bitti. Orada kaldım kılık kıyafetimi değiştirip beklemeye başladım. Halka açık yerlerde her sabah işe gittiğini gördüm. 4 bin tl maaş alıyor ve kayıt dışı çalışıyordu. Delillerimizle birlikte mahkemeye sunduk. Kadını hakimin odasından çıkarken gördüm.


Duruşmaya ara verildikten sonra hakim kararını açıkladı. Kocama ve bana 6 ay 6284 ten uzaklaştırma cezası vermiş. İşsiz kocama, hiç bir geliri olmayan kirada yaşayan bize de nafakayı 900 tl ye çıkararak ceza vermiş.


Duruşma sonunda kocamın eski karısı yanıma gelerek “Yargı da benden yana, hakim de benden yana, hiçbir şey yapamazsınız, sen çalış nafakamı öde” dedi.


Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Bu çok büyük haksızlıktı. O anda yaşamak istemedim intihar etmek istedim ama hamileydim yapamadım. Artık kocamı hapse atacaklar. Bu kadar yüksek nafakayı ödeyemeyiz.


İştirak Nafakası Mağdurları diye twitter da bir grup kurdum. Eski eşleri korumak adına hükümet hem yeni eşlere yani kadınlara zulmediyor, hem de yeni yuva kurmuş erkeklere zulmediyor. Hükümetimiz sadece boşanmış kadınları korumayı düşünürken boşanmış erkeklerle evlenen kadınları cezalandırıyor. Ne isteniyor? İnsanlar zina mı yapsın? İstenen bu mudur? Böyle giderse eski eşi beslemeye çalışan erkekler yeni eşlerini kaybedecekler. Nafaka yüzünden pek çok erkeğin psikolojisi bozuluyor. Bu yüzden toplumda hem intiharlar hem de cinayetler artıyor.


Eski karısının keyfini güdemediği için kocamın hapse atılmasını istemiyorum. Bebeğimi babasız büyütmek istemiyorum. Bu zulüm artık bitsin. Nafaka borcu da nafaka hapsi de kalksın. Benim durumumda olan kadınlara ve eşlerine destek olun. Yuvalar yıkılmasın, kocalar hapse girip aileler dağılmasın, çocuklar babasız büyümesin.


#NafakaHapsiİnsanlıkSuçudur #YeniEşlereNafakaZulmüBitsin #NafakaHakDeğilGasptır


http://www.cocukaile.net/bosanmis-erkeklerle-evlenen-kadinlar-cezalandiriliyor/


İslam’da Nafakanın Hükümleri


Profesör Orhan Çeker, İslam Dininin nafaka hususundaki hükmünü anlattı. İslam’a göre nafakanın erkek tarafından kadına verildiğini vurgulayan Çeker:“Nafaka veren koca, alan da kadındır. İslam’da kadın gayr-i müslim de olsa nafaka alır.Hatta nafaka konusunda erkeğin zengin olma şartı da yoktur.Şöyle bir durum da var ki kadın çok zengin olsa da nafaka almak onun hakkıdır.Yani buradaki nafakadan kastımız “evlilik süresince kadının geçiminin sağlanmasıdır” dedi. İddet Süresi 3 aydır Boşanma ile biten evliliklerde erkeğin eşine nafaka ödemesi konusunda ‘iddet süresi’nin olduğuna dikkat çeken Prof. Çeker; “Erkek evlilikte eşine vermekle yükümlü olduğu nafakasına boşanınca da belli bir süre devam eder ancak bu süre 5 yıl değildir.Kadının ayrıldığı eşinden nafaka alma suresine ‘iddet’ denir. İddet 3 ay ya da bazı şartlara göre daha fazla sürebilir. Normal boşanma olaylarında iddet süresi 3 aydır.


Eğer kadın hamile ise erkek doğum yapana kadar ayrıldığı eşinin nafakasını temin eder. Erkeğin evliyken ve boşanmadan sonraki iddet döneminde nafaka ödemesi dini bir yükümlülüktür.


Evin geçiminde erkeğin masrafı ikiye bölme gibi bir şartı ortaya koyması mümkün değildir. Kadın eğer isterse evine harcama yapar ve bu onun bağışı olur” ifadelerini kullandı.


Çocuğun Velayeti Babada Kalır. Çocuk sahibi eşlerin boşanmasında İslam’ın hükümlerinin de açık olduğunu ifade eden Çeker; “İslam’a göre; boşanmalarda çocuk varsa çocuğun bakım işleri anneye verilirken velayeti ise baba da kalır. Baba, anneye çocuklarının bakım ücretini öder.


Erkek çocuk 7 yaşına kadar annesinin yanında kalır. 7 yaşından sonra ise baba onu tahsili ve terbiyesi için yanına alır. Erkek çocuk, büluğ çağına girdikten sonra tahsilini tamamlayıp iş hayatına başlayınca, babanın nafaka yükümlülüğü ortadan kalkar.


Kız çocuksa evlenip ailesini kurduğunda bu sorumluluk ortadan kalkar. Kız çocuğu evlenemez ya da evliliğini bitirirse 50 yaşında da olsa baba onun nafakasını vermek zorundadır.” şeklinde konuştu.


İlahiyatçı Çeker, nafaka şartlarını anlatan ayetlere de dikkat çekerek şunları anlattı: Nafaka hususu Bakara 233. ayet ve Talak suresi 6 ve 7. ayetlerde bildirilmiştir.


-Talak Suresi, 6. Ayet: (Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ‘darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla’ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam’a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.


-Talak Suresi, 7. Ayet: Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah’ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir.


-Bakara Suresi, 233. Ayet: Emzirmeyi tamamlamak isteyen için analar çocuklarını tam iki yıl emzirirler. Onların normal ölçülerde yiyecek ve giyeceklerini sağlamak da çocuk kendisi için doğurulanın (babanın) borcudur.


Hiç kimse gücünü aşan bir şeyle yükümlü kılınamaz. Ne ana çocuğu yüzünden zarara uğratılsın ne de çocuk kendisi için doğurulan çocuğundan dolayı zarar görsün.


Kendisine miras kalan kimseye de benzer yükümlülük vardır. Ana baba karşılıklı danışarak ve anlaşarak çocuğu sütten kesmek isterlerse bundan dolayı onlar için bir sakınca yoktur.


Çocuklarınızı sütannelere emzirtmek isterseniz münasip olan ücreti verdiğiniz takdirde sizin için bir günah yoktur. Allah’ın koyduğu kurallara aykırı davranmaktan sakının ve bilin ki Allah yaptıklarınızın tamamını görmektedir.


Prof. Dr. Orhan Çeker, Konya Selçuk Üniversitesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanıdır.


http://www.cocukaile.net/islamda-nafakanin-hukumleri/